Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu tarafından her ay düzenlenen konser programlarının bu ayki bölümünde, Türk Halk Müziği’nden örnekler sunuldu.
Mevlana Kültür Merkezi Sultan Veled Salonu’nda yapılan proğram iki bölümden oluştu. Birinci bölümde, Kırklareli, Tokat, Sivas, Yozgat ve Erzurum yöresinden türküler söylendi. ikinci bölümde ise, Şanlıurfa ve Elazığ yöresinin türküleri seslendirildi.
Beraber ve solo söylenen türkülerin solistleri Ahmet UNCU, Ali KALAYCI, Enver ÖZEL, H.Alparslan TABAK, Hüseyin Alb ÖZEL, M.Ali TÜRKOĞLU, Murat ERDOĞAN, Osman ACAR, Ö.Faruk BELVİRANLI, Sezai ÜNAL, Süleyman ÖZEN, Ufuk YÜRÜÇ ve Vedat TÜZÜN. Ses sanatçılarna, Bağlamada Hasan GENÇ ile Fahri BÜYÜKBAHÇICAN, Kanunda M. Celalettin AKSOY, Violonselde Ali Vefa SAĞBAŞ, Udda Mehmet UÇAK, Neyde Süleyman YARDIM, Kemanda, T.Akın ÖZKÖK, Ritm Sazlarda da Suat ORHAN ve Yusuf ORHAN eşlik etti.
Büyük beğeni ile izlenin proğramın bitiminde Esin ÇELEBİ tarafından saançılara ödül takdim edildi.

Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun bu ayki konser proğramında, Türk Halk Müziğinden örnekler sunuldu.
Proğramda seslendirilen türkülerin detayı şöyle:
TÜRK HALK MÜZİĞİ KONSERİ
BİRİNCİ BÖLÜM
1.Karşıda görünen yayla ne güzel yayla
Bir dem süremedim giderim böyle
Elâ gözlü pirim sen himmet eyle
Biz de bu yayladan şaha gideriz
Bir bölük turnaya sökün dediler
Yürekteki derdi dökün dediler
Yayladan ötesi yakın dediler
Biz de bu yayladan şaha gideriz
Pir Sultan Abdal’ım dünya durulmaz
Gitti giden ömrüm geri dönülmez
Gözlerim de şah yolundan ayrılmaz
Biz de bu yayladan şaha gideriz
2.Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
Beni bir dağda buldular
Kolum kanadım kırdılar
Dolaba lâyık gördüler
Anın için inilerim
Ben bir dağın ağacıyam
Ne tatlıyam ne acıyam
Ben mevlâya duacıyam
Anın için inilerim
Aşık Yunus eder âhı
Gözyaşı siler günâhı
Hakk’a âşıkam billâhi
Anın için inilerim
3.Bugün ben bir güzel gördüm
Bakar cennet sarayından
Kamaştı gözümün nûru
Onun hüsn-i cemâlinden
Salındı bahçaya girdi
Çiçekler selâma durdu
Mor menekşe boyun eğdi
Gül kızardı hicâbından
Bahçanın kapısın açtım
Sanırsın cennete düştüm
Sevdim coştum helâlaştım
Bûse aldım yanağından
Bahçanın kapısı daldır
Dalında öten bülbüldür
Emrah da bir ednâ kuldur
Bağışla geç günâhından
4.Vardım Hind eline kumaş getirdim
Açtım bedestânı sattım oturdum
Sen benim başıma neler getirdin
Ben senin kahrını çekemem gönül
Eline aluben sazlar istersin
Göllerde ördeği kazlar istersin
Benden mahbûb kızlar istersin
Ben senin kahrını çekemem gönül
Kara bulut gibi göğe ağarsın
Sulu yağmur gibi yere yağarsın
O yar değil ne çok bakarsın
Ben senin kahrını çekemem gönül
5.Bir çift durna gördüm durur dallarda
Seversen mevlâyı kalma yollarda
Sizi bekleyen var bizim ellerde
Bizim ele doğru gidin durnalar
Durnam dertli öttün derdimi deştin
El vurdun yâremin başın açtın
Eşinden mi ayrıldın yolun mu şaştın
Bizim ele doğru gidin durnalar
Fazla gitmen Deremum’a varınca
Selâm söylen eşe dosta sorunca
Sağ selâmet murâdınız alınca
Benden yâre selâm edin durnalar
Solist: Mehmet Ali Türkoğlu
6.Mihrican mı değdi gülün mü soldu
Gel ağlama garip bülbül ağlama
Felek baştan başa kimi güldürdü
Gel ağlama garip bülbül ağlama
Şakı benim şeydâ bülbülüm şakı
Bu dünya kimseye kalır mı bâkî
Sana da mı değdi feleğin oku
Gel ağlama garip bülbül ağlama
Gonca gül açılır hâr ile geçer
Dertlilerin ömrü zâr ile geçer
Turâbî bîçâre serinden geçer
Gel ağlama garip bülbül ağlama
Solist: Ufuk Yürüç
7.Çiğdem der ki ben elâyım
Yiğit başına belâyım
Hepsinden ben âlâyım
Benden âlâ çiçek var mı
Lâle der ki be hey tanrı
Benim boynum neden eğri
Yardan ayrı düştüm gayrı
Benden âlâ çiçek var mı
Sünbül der ki boynum uzun
Yapraklarım düzüm düzüm
Beni ak gerdana dizin
Benden âlâ çiçek var mı
8.Bülbül bağa girip yapmış yuvayı
Görmüş ki gülleri cümle hâr almış
Bozulmuş gülşenin âb ü havâsı
Sanki bu âlemi sitemkâr almış
Öfkelenmiş kanbur felek bülbüle
Pejmürdelik vermiş güle sünbüle
Cümle âlemi de vermiş gulgule
O zaman da hep gülleri hâr almış
9.Dün gece yâr hanesinde yastığım bir taş idi
Altım çamur üstüm yağmur yine gönlüm hoş idi
Sen bugün nâdân ile gezdin merâk oldu bana
Çeşm-i mestimden bile süzdüm merâk oldu bana
Bir dağ ne kadar ulu olsa kenarı yol olur
Buna bayram günü derler dostla düşman buluşur
Solist: Hüseyin Alb Özel
10.Kadem bastı gönül tahtı a sultânım safâ geldin
Dil-i pür-reng-i tâb ü derde dermânım safâ geldin
Gel ey dilberlerin şâhı melâhat burcunun mâhı
Gedânın hâlini gâhî sorup şâhım safâ geldin
Gel ey dilber-i âlîşân çün sensin hüsrev-i devrân
Sana ben hep olam hayrân benim cânım safâ geldin
İKİNCİ BÖLÜM
1.Bülbüller düğün eyler
Bilmem ki ne gün eyler
Ben feleğe neyledim
Bana bildiğin eyler
Bülbülüm nevâ bilmem
Dertliyim devâ bilmem
Bana bir sevdâ geldi
Başımdan savabilmem
Bu dağın karı menem
Gün vursa erimenem
Yedi yıl yerde yatsam
Aşığam çürümenem
Bu dağın dudu benden
Geçmez aşk odu benden
Gördü yaram sağalmaz
Tabîb el yudu benden
2.Ben bu dağın ağacıyam
Hem datlıyam hem acıyam
Ben mevlânın muhtâcıyam
Gel gör beni aşk neyledi
Beni bu dağda buldular
Kolum kanadım kırdılar
Garip olduğum bildiler
Gel gör beni aşk neyledi
Solist: Habib Alparslan Tabak
3.Ne feryâd edersin dîvâne bülbül
Senin bu feryâdın gülşene kalsın
Bu dünyada eremezsen murâda
Huzûr-ı mahşere dîvâna kalsın
Nesin methedeyim bir kaşı kâre
Şu sîneme açtı onulmaz yâre
Dünya tabîb gelse derdime çâre
Derdimin dermânı Lokmân’a kalsın
Bir cân için geçti cân ü serinden
Vücûdum kül oldu aşkın nârından
Emrah bûse istersen nazlı yârinden
Bu bayram olmazsa kurbâna kalsın
Solist: Ahmet Uncu
4.Yar yüreğim yar gör ki neler var
Bu halk içinde bize gülen var
Ko gülen gülsün hak bizi bilsin
Nâdân ne bilsin bizi bilen var
Bu yol uzaktır menzili çoktur
Geçidi yoktur derin göller var
Yunus sen bunda meydân isteme
Meydân içinde merdâneler var
5.Göster cemâlin şem’ini
Yansın oda pervâneler
Devlet değil mi âşıka
Şem’ine karşı yaneler
Ey hâli çok rânâ güzel
Yağmaladın dil mülkünü
Pek bağla aklın zincîrin
Boşanmasın dîvâneler
Mescid ile medreseyi
Ismarladık zâhidlere
Hakka ibâdet etmeye
Yeter bize meyhâneler
Cevr ü cefâ çekmeyinen
Şemsi seni terkeylemez
Seni seven âşıkların
Hâşâ senden usanalar
6.Arzuhâl için sultâna geldim
Sâilem lûtfun ihsâna geldim
Kanlı yaş ile arzuhâl yazdım
Ol şehinşâha sunmaya geldim
Sırr-ı semâ’ı duyunca rûhum
Bîkarar olup dönmeye geldim
Gönlüm mülevves oldu kesretle
Bahr-i vahdette yüzmeye geldi
Bendelik eyler cümle mevcûdât
Ben de kulluğa sultâna geldim
Der ki Kuddûsî elhamdülillâh
Geçtim sivâdan Yezdân’a geldim
7.Ben bir Yakub idim kendi hâlimde
Mevlânın kelâmı vardır dilimde
Kaybettim Yusuf’u Ken’an ilinde
Ağlar Yakub ağlar Yusuf’um diye
Gitti de gelmedi vah yavrum diye
Yusuf’um hocada okumaz oldu
Onun bülbül dili şakımaz oldu
Alnındaki nûru berk urmaz oldu
Ağlar Yakub ağlar Yusuf’um diye
Gitti de gelmedi vah yavrum diye
Bir bezirgân geldi üç aylık yoldan
Çıkarttı Yusuf’u sarnıçtan kuyudan
Kerem kânî kıldı Mısır’a sultân
Ağlar Yakub ağlar Yusuf’um diye
Gitti de gelmedi vah yavrum diye
Solist: Vedat Tüzün
8.Bülbülün göğsü al olur
Gerdanda çifte hal olur
Bülbül on bir ay la’l olur
Gül açılmış gülfâma gel
Bu meclis-i irfâna gel
Bülbül bir küçücek kuştur
Seher ötüşü ne hoştur
Bülbül on bir ay serhoştur
Gül açılmış gülfâma gel
Bu meclis-i irfâna gel
Bülbül daldan dala seker
Göz yaşların güle döker
Bülbül on bir ay âh çeker
Gül açılmış gülfâma gel
Bu meclis-i irfâna gel
Solist: Ali Kalaycı
9.Bağrımda bir ataş yani
Yel vurdukça alavlani
Gözlerim yollarda kaldı
Gelmez aşkın bezirgâni
Bu ataşı söndüremem
Dünyayı ters döndüremem
İntizârım getmez yara
Arzuhâlım bildiremem
Bağda kuruyan yaprağam
Ne ölüyem ne de sağam
Aşk denilen cehennemde
Cayır cayır yanacağam
10.Garip bir kuştu gönlüm
Elimden uçtu gönlüm
Saçının tellerine
Kapıldı düştü gönlüm
Beklerim erken seni
Güller açarken seni
Gel gidelim bahçeye
Sen gül topla ben seni
Suya düştü gülümüz
Ötmüyor bübülümüz
Bir kuru sevdâ yüzünden
Zaya geçti ömrümüz